İlk tüp bebek Louise Brown’dan bu yana tam 37 yıl geçmiş olmasına rağmen en iyi şartlarda tüp bebek başarısı %60-70 civarında seyretmektedir. Aslında bu başarının küçümsenmemesi gerekir çünkü bu aşamaya %10-15’li oranlardan gelinmiştir. Çalışmalar moleküler düzeyde devam etmesine rağmen biz hekimlerin ve hastaların arzu ettiği düzey olan %100 başarıdan henüz uzaktayız.
Çok yoğun ve ayrıntılı çalışmalara rağmen neden gebelik oranlarının %100 lere varmadığı ise belki de bizim kontrolümüz dışında olan hastanın özel yaşamından kaynaklanıyor olabilir. İşte bu yazıda biz hastanın biraz özel yaşantısına müdahale ederek gebelik oranlarını artırabilir miyiz konusunu tartışmak istedik. Yazının adını da gebelik öncesi arınma olarak belirledik.
Gebelik arzu edilmeye başlandığı zaman tıpkı bir tatile çıkmadan önce arabanızı bakıma almak gibi vücudunuzu da bakıma almanız gerekir. Kan değerlerinizin normal sevilerde olması ve özellikle bebeğinizi taşıyacak olan uterusun yani rahminizin buna uygun olup olmadığını anlamak ve bir sorun varsa giderildikten sonra hamile kalmak sanırım sizin de istediğiniz bir durumdur.
Özellikle vücudunuzda birikmiş olan ve hamile kaldığınızda bebeğinize de geçme ihtimali olan toxinlerden kurtulmak hem gebe kalmayı kolaylaştırması hem de sağlıklı ve sorunsuz bir gebelik süreci için çok önemlidir. Burada bir uyarıda bulunmakta fayda görüyorum; eğer halen hamile iseniz ya da emziriyorsanız aşağıda açıklayacağımız bu toxinlerden arınma işlemini yapmayınız çünkü serbest kalan toxinler bebeğinize zarar verebilir.
Toxinler dendiğinde aklımıza gelenler ağır metaller, kullanmış olduğumuz ilaçlar, sigara, alkol, böcek öldürücüler gibi günlük yaşantımızda aslında çok sık karşılaştığımız maddelerdir. Bunlar yağ dokusu ve karaciğer başta olmak üzere rahimde yumurtalıklarda ve bağırsaklarda fazla miktarda birikebilirler. Kadınlar açısından incelendiğinde özellikle sancılı adet gören, adet kanı pıhtılı ve koyu renkte olanlar arınma işlemine daha da önem vermelidirler.
Doğal Yöntemlerle Tüp Bebek İçin Vücudunuzu Hazırlayın
Bazı şifalı otlar kullanarak, beslenme alışkanlıklarımızı değiştirerek ve vücutta detox yapacak bazı teknikleri uygulayarak arınma işlemine başlayabiliriz.
Toxinlerin en çok sevdiği dokular yağ dokusu ve karaciğerdir. Vücuttaki yağ dokusunu azaltmakla yani kilo vermekle bu toxinlerin toplanma yerini azaltmış oluruz, karaciğer ise kandaki tüm toxik maddelerin süzüldüğü ve detox edildiği bir yer olduğundan toxik maddelerden fazlasıyla etkilenir, asıl görevlerini yerine getiremez.
Yine uterus eğer adet dönemlerinde tüm içeriğini boşaltamıyorsa, kramplar oluyorsa, kanın rengi çok koyu ise ve pıhtı içeriyorsa ki bu durumlar infeksiyonlar, endometriozis ve polikistik over hastalığında olabilir, bu durumda rahim bir bebeğe ev sahipliği yapamaz.
Rahme giden kan akımı az ise, ortamdaki hormon miktarı fazla ise, sağlıksız bir beslenme tarzı varsa, kan akımı önünde engel varsa ya da rahmin yerleşim anomalisi varsa rahim içindeki kanı tam olarak boşaltamaz.
Bu arada yumurtayı da unutmamak gerekir, sağlıklı bir gebelik elde edebilmek için sağlıklı bir yumurtaya da gerek vardır. Burada en önemli faktör kadının yaşı olarak bilinse de genç yaşlarda da sağlıksız yumurtalar ile karşılaşılmaktadır. Çevresel faktörler, gıdalardaki hormonlar ve stres yumurtayı etkilemektedir.
Ayrıca yumurtalığa giden kan akımı, adet düzeni ve hormon dengesi yumurtalığın işlevselliği açısından önemlidir.
Sağlıklı bir gebelik elde etmek ve gebeliğin devamını sağlamak açısından yumurta sağlığı son derece önemlidir. Yaşla birlikte yumurta sayısının azalması ve kalitesinin düşmesi mevcut yumurtaların kıymetini daha da artırmaktadır. Bu yumurtaları korumanın en iyi yolu yumurtalığa giden kan akımını artırmak ve bu kanın içeriğini zenginleştirmektir.
Çocuk sahibi olma arzusu ile başvuran hastaların bir kısmına gebe kalamamasının nedeni olarak yumurta kalitesinin düşük olduğunu söyleniyor ve bu hastalara ya tüp bebek tedavisine devam etmeleri, ya ülkemizde yasak olduğu için yurt dışında donör yumurta kullanmaları ya da evlatlık edinmeleri öneriliyor. Oysa az önce bahsettiğimiz gebelik öncesi arınma uygulayarak yumurta kaltesini ve gebelik oranlarını artırmak mümkün olabilir. Bunun için planlanan bir gebelik ya da tüp bebek işlemlerinden önce üç ay süreyle az sonra vereceğimiz önerilere uymanızı tavsiye ederim. Üç ay dememizin sebebi ise bu ay yumurtlanan yumurtanın hazırlığının üç ay önce başlamasıdır. Bu üç aylık hazırlık sürecinde yumurtalar kan akımından, hormonlardan, beslenmem alışkanlıklarından ve stresten olumlu ya da olumsuz etkilenmektedir.
Hareketsizlik ve susuzluk kanın koyulaşmasına ve yumurtalığa giden oksijen miktarının azalmasına neden olur. Bunun önüne geçmek için günde 10 su bardağı su içmek gerekir. Ancak bu su ya cam ya da zararsız plastikten yapılmış damacanada saklanmış olmalıdır. Ayrıca güne su ile başlamak ta önemlidir. Sabah aç karına akşamdan başucunuza koyduğunuz bir bardak suyu içebilirsiniz.
En kolay egzersiz olarak haftada 150 dakikadan az olmamak ve 240 dakikadan da fazla olmamak kaydıyla yürüyüş yapılabilir. Bu yumurtalıklarınıza taze kan ve oksijen taşımak için yeterli olacaktır.
Yine üreme rahim ve yumurtalıklara giden kan akımını artırmanın bir yolu da onlara karın üzerinden masaj yapmaktır. Masaja adet bittikten sonra başlanıp haftada dört kez yapmak yeterlidir.
Yumurta sağlığını yakından ilgilendiren en önemli faktörlerden biri hormonlardır. Gıdalardaki katkı maddeleri ve stres hormon dengesini olumsuz etkilemektedir. Hatta bu nedenle yumurtlama olmamakta ve gebelik elde edilememektedir. Hormon dengesizliğinin önüne geçebilmek için ne yapabiliriz. Vücudumuzdaki bu hormon yükünden kurtulmak için öncelikle beslenmemize dikkat etmemiz gerekiyor.
Sağlıklı yumurtalar için aşağıdaki ürünleri bolca tüketmemiz gerekiyor;
Arı sütü
Maca kökü
Brokoli
Böğürtlen
Koyu renkli yapraklı yeşillikler
Okyanus dil balığı
Salmon
Kabak Çekirdeği
Zerdeçal
Susam
Tarçın
Clinotilolite (Zeolit türevi, ağır metalleri bağlar)
Bunlardan da uzak durmanız gerekiyor;
Sigara
Kafein
Alkol
Rafine şeker ve un
Yağ oranı azaltılmış diyet ürünleri
Soda
İşlenmiş ve dondurulmuş gıdalar
GDO (genetiği değiştirilmiş gıdalar)
Trans yağ içeren gıdalar
Raf ömrü uzun olan gıdalar
Bunlara ek olarak bebekte bazı nöral tüp defektlerini önlemek amacıyla folik asit ve çinko içeren vitamin hapları alınabilir. Özellikle 35 yaş üzeri kadınlarda antioksidan olarak koenzim Q 10 kullanılabilir.
Stres için papatya çayı, kava kava, nane yağı, yürüyüş, masaj, kitap okuma, sık banyo yapmak, gerektiğinde psikoterapi yapılabilir.