Doğal olarak yumurtalıklardaki yumurtalar bir gerileme süreci içindedirler ve zamanla ilerleyici bir şekilde azalırlar. Gebeliğin 20. Haftasındaki bir kız bebekte yaklaşık 6-7 milyon yumurta varken doğumda bu sayı 1-2 milyona, pubertede 300-500 bine, 37 yaşında 25 bine ve 51 yaşında bine düşer.
Kadının doğurganlığı tedricen fakat önemli olarak 32 yaşında azalmaya başlar fakat 37 yaşından sonra düşüş daha da hızlanır. Bu esnada kanda FSH (follikül uyarıcı hormon) artarken AMH (anti-mülleriyen hormon), inhibin B ve yumurta kalitesi de düşer.
Buradaki mekanizma tam olarak anlaşılamamış olmakla birlikte X komozomu ve diğer kromozomlar üzerinde bulunan genlerle de ilgili olabilir.
Tek başına yaşın doğurganlık üzerinde etkisi vardır.
Yaşla birlikte cinsel aktivite azaldığı için cinsellikle yaşın etkilerini ayırmak zorlaşmaktadır. Ancak, Fransa’da eşinde hiç sperm olmayan sağlıklı kadınlarda donör spermlerle yapılan çalışmada gebelik oranlarının kadının yaşı arttıkça azaldığını göstermektedir.
Benzer sonuçlar Amerika Birleşik Devletlerinde yapılan bir çalışmada da görülmüştür. Tüp bebek programındaki olgularda 35 yaş altı kadınlarda canlı doğum oranları %41.5 iken 35-37 yaş arasında %31.9, 38-40 arasında %22.1, 41-42 yaşlarında %12.4, 43-44 yaşlarında %5, 44 yaş üzeri hastalarda ise %1 dir.
Yaş arttıkça doğurganlığı olumsuz etkileyen hastalıklar da artmaktadır. Bunlar myomlar, tüplerde tıkanıklıklar, endometriozis, vs. dir.
Önceden yumurtalık ameliyatı geçirenler, kemoterapi ve radyoterapi görenler, ağır endometriozisi olanlar, sigara içenler, pelvik enfeksiyon geçirmiş olanlar ve ailesinde erken menopoz hikayesi olanlar daha erken yumurtalık rezervlerini kaybedebilirler.
Yaşla bilikte doğurganlığın azalmasına ilaveten düşük oranları ve kromozomal anomaliler de artmaktadır. Bunlar arasında en sık görülen otozomal trizomi denilen (down sendromu) durumdur.
Tüp bebek programlarında morfolojik olarak en güzel görülen embriyolar transfer edilse bile ileri yaş hastalarda kromozomal anomali daha fazla görülmektedir. Ultrasonografide bebek kalp atımları görülse bile düşük oranları ileri anne yaşı olan hastalarda çok artmaktadır.
Tüp bebek yöntemi ile gebe kalan 33 yaşından küçük hastalarda 7. Haftadan sonra kalp atışları görüldükten sonra düşük oranı %9.9 iken 33-34 yaşlarında bu oran %11.4, 35-37 yaşlarda %13.7, 38-40 yaşlarda %19.8, 41-42 yaşlarda %29.9
ve 42 yaş üzerinde %36.6 dır.
Bu nedenle, yaşa bağlı doğurganlıktaki düşüşe ilaveten, doğurganlığı etkileyen hastalıklardaki ve düşük oranlarındaki artış özellikle 35 yaş üzeri hastaların daha ayrıntılı değerlendirilmesini gerektirmekte ve 6 aylık korunmasız ilişki ile gebe kalınmadığı durumlarda hemen tedaviye başlanmalıdır.
Yumurta sayılarının giderek azalması nedeniyle bir kadının gebe kalması yaşla birlikte azalmaktadır ve menopoza yakın dönemlerde adet düzensizlikleri başladığında ise durum iyice kötüleşmektedir. Bu bağlamda Amerikan Kadın-Doğumcular Derneği ve Üreme Tıbbı Derneği şu tavsiyelerde bulunmuştur:
- Gebelik arzu eden hastalara eğitim verilmesi, yaşın doğurganlık üzerine etkilerinin anlatılması
- 35 yaş ve üzeri kadınların ayrıntılı bir değerlendirmeye tabi tutularak 6 aylık bir sürede gebe kalınmadığı takdirde tedaviye başlanması
- 40 yaş üzeri kadınlarda değerlendirmenin hemen yapılarak vakit kaybetmeden tedaviye başlanması.